bütün sesler...

Çok sıkılmıştı. Başkalarına karşı hissettiği sorumluluk duygusundan kurtulmak istiyordu. İstediği zaman istediğini yapmak, kimseye haber vermeden öylece gitmek istiyordu bazen. Bir hayalin içinde kaybolabilmek, tanımadığı insanlar tarafından takdir edilmek, bazen saçmalamak, bazen olduğundan fazlasıymış gibi davranmak, bazen de tek başına saatlerce oturmak istiyordu. Hiçbir şey yapmadan oturmak, müziği dinlemek... Belki bir şişe bira ya da bir kadeh şarap eşlik edebilirdi ona. Belki de birkaç sigara gelirdi ardından.
Emin olduğu bir şey vardı; yalnızlığı seviyordu. Bu yalnızlık, evde günlerce tek başına oturmak ya da kimseyle konuşmamak türünden bir yalnızlık değildi. Bu, kalabalığın içindeki yalnızlıktı. Kimi zaman farklılıktan kaynaklanan ama daha ziyade, tercih edilmiş yalnızlık diye adlandırılandı.
Dışarı çıkıp bir barda oturur ve saatlerce kimseyle konuşmazdı. Arkada çalan müziği dinlerdi, gerçek anlamıyla. Hiç bilmediği bir arkadaş ortamının içinde bulurdu kendini bazen. Yadırgamaz, aksine onu da her türlü konuşmanın içine dahil ederlerdi. Tanınmayan olduğu için anlatacak çok şeyi vardı. Özür dilerdi, bazen fazla konuşurdu çünkü. Diğerlerine sempatik gelirdi bu, "O" bilinmeyendi. Sonra susardı. Susmak için gittiği bir yerde ne kadar konuşabilirdi ki!? Bir bira daha içer, tuvalete gider, hesabı öder ve kalkardı. Diğerlerini ardında bırakırdı bazen ama onlar iletişimde olmak isterse karşı çıkmazdı. Başka bir gün gider ve o insanları yine orada bulurdu. Evet, yeniden yalnız değildi ama istediği zaman eski haline dönebilirdi. Umursamazlardı.

Dinle: Charlotte Sometimes

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Epik olmasa da uyuz rüyalar vol.38129387921

Gece... Dört harf, birkaç insan, görünenin ardındaki düşünceler... Yalnızlık... Herkes.