2016 biterken...

Bir yılı daha acısıyla tatlısıyla -daha ziyade acısıyla- geride bırakıyoruz bugün.

Yıla güzel düşüncelerle başlayamıyorum ne yazık ki. İlk kez bu kadar karmakarışık hissediyorum bile diyebiliriz. Bir şeyler daima düzenli ve planlı gibi görünüyor ama her seferinde istediğimden daha farklı şeyler oluyor.

2016'yı çeyreklerine ayırarak anlatayım;

1. Çeyrek (Ocak-Mart)

Güzel başlamadı, ilk günden itibaren bir şeylerin ters gideceği belliydi. Birilerinden kaçarak başladığım ilk çeyreği, başkalarından kaçarak bitirdim. Güzel şeyler olmadı mı? Elbette oldu ama dönüp bakınca hatırlayabileceğim kadar kayda değer bir şey olmamış sanırım.

2. Çeyrek (Nisan-Haziran)

Bazı şeylerin kafamda oturmaya başladığı dönem. Artık kendi başıma olduğumu, İstanbul gibi bir yerde ayakta durmaya çalıştığımı fark ettiğim dönem. Yalnızlığa gereken önemi vermediğimi düşündüğüm kadar, yalnız olmayı istemediğim bir zaman aralığı. Eskiden çay bile demlemeyi bilmeyen kızın tek başına ev taşıyabildiği, bir nebze de olsa umut dolu bir çeyrek.

3. Çeyrek (Temmuz-Eylül)

İşte, geliyor gönlümün efendisi! Hayatımın en en en en berbat dönemi. Ne arayışında olduğumu bilmeden yanlış kişilere, doğru anlamları yüklemeye çalıştığım, Camus'yu, Sartre'ı iliklerimde hissettiğim, Aylak Adam'ı özlediğim ve İçimizdeki Şeytan'daki Ömer gibi ortada kaldığım bir dönem. Passiflora olmadan uyunmayan, hatta hiç uyunmayan geceler... Bir hafta boyunca 3 saatlik uykuyla işe gittiğim iğrenç zamanlar. En sonunda kendimi toparlayabilmiş olmam ve çizime, yazmaya ağırlık vermem ise tek güzel yanı.

4. Çeyrek (Ekim-Aralık)

Nasıl geçtiğini anlamadığım ama güzel insanlarla tanıştığım bir dönem. Kendimi bulmaya başladığım, alttan almayı öğrendiğim, mantığımı ve duygularımı dengelemeyi başarabildiğim (tabii ki her zaman değil) dönem. Yaptığım bazı şeylerin takdir edildiğini gördüğüm, huzurlu hissettiğim bir dönem. Biterken içimde bir sıkıntı var, çünkü yine de aşmam gereken bir şeyler var, her insan gibi. İlk kez ciddi ciddi "yeni yıl kararları" alıyorum. Hollywood romantik-komedi filmlerindeki klişe yalnız kadınlar gibi algılanabilir belki bu ama sanırım kendim için yapmam gereken çok şey var. Bunun için de bir süre "dinleyen"den ziyade "dinlenen" olmam gerekiyor. Hiç değilse kendimi dinlemem gerekiyor.

Böyle işte. Bir yılın kısa özeti.

Hepinize güzel bir yıl diliyorum. Ne kadar mümkün olabilirse!







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Epik olmasa da uyuz rüyalar vol.38129387921